Welcome to Our Website

12 soruda şeker hastalığının gözlere etkisi! ‘Bir anda kör edebilir’

Diyabet rahatsızlığı göz, kalp ve böbrek başta olmak üzere vücudun tüm damar sistemlerini etkiliyor. Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Fevzi Akkan, diyabet rahatsızlıklarının göz sağlığı ile yakından ilişkili olduğunu belirtti.

Diyabet konusunda kimler, hangi yaş grubu risk altında?

Tip 1 diyabet erken yaşlarda, genellikle çocuklarda ani şeker yükselmesiyle komaya kadar varabilecek akut bir durumla ortaya çıkar. Çıktığında da hemen tanısı konur. Tip 1 diyabet hastaları, vücutta insülin eksikliği olan hasta grubudur. İkinci grup yani tip 2 diyabet ise genellikle 40-45 yaş üzeri ortaya çıkmaktadır. Bu hasta grubunda vücutta insülin bulunur ancak etkinliği yoktur. Bu hastalar genellikle uzun süre şeker hastası olduklarını fark etmezler.

Diyabet hastalığında göz muayenesi neden önemli? Göz muayenesini ihmal eden hasta ne gibi durumlarla karşılaşabilir?

40 yaş üzerindeki kişilerde, hastalık tanısı konmakta çok gecikilebilir. Yani hastalar göz sağlığından dolayı muayene olmaya gittiğinde yapılan muayenede diyabetin gözde oluşturduğu hasarla beraber tanı konur. Bu kadar gecikilmesinin nedeni ise, bu hastalarda hiçbir zaman şeker değerinin 400-500’lere aniden çıkmamasıdır.

Hastalar bu tür durumları 5 gün içerisinde fark etmezse ve kan şekeri ölçümü yapmazsa 5. yıldan itibaren genellikle göz ve böbrek bozulmaya başlar. Hasta ancak göz muayenesine geldiğinde bir görme problemi, diyabete bağlı bir retina problemi olduğunu ortaya çıkar.

Diyabet hastasının göz muayenesi nasıl yapılır?

Diyabeti olan ya da olmayan bütün hastalarda bizim genel bir göz muayenesi prosedürümüz bulunuyor. Ama bir hastanın diyabet olduğunu biliyorsak eğer, özellikle retina muayenesini daha dikkatli ve detaylı yapmakla beraber ek testler de yaparız.

Muayene aşamasında göz arkasını inceleriz. retinanın OCT dediğimiz göz tomografisini çekerek, mutlaka retinanın içinde diyabete bağlı hasarın başlayıp başlamadığını özellikle araştırırız.

Diyabet hastalığı gözde ne gibi etkiler yaratır?

Diyabet hastalığı, vücuttaki en küçük damarların duvarını bozarak hasar vermeye başlar. Bu mikro damarlar en fazla gözde bulunan damarlardır. İkinci olarak da böbreklerde bulunurlar. Şekerin yüksek olduğu süre uzadıkça, bu damarların duvarlarında incelme başlar ve sızıntı ortaya çıkar.

Önce yavaş yavaş serum sızar, sonra bu delikler büyüdükçe kan sızmaya başlar ve retina hasar görmeye başlar. Bu, aşama aşama ilerleyen bir süreçtir. Birinci aşamada damarlarda bozulma başlar ve biz bunu fark edebiliriz. Bir sonraki aşama ödem oluşmasıdır. Ardından ise kanamalar olabilir. Son aşamada kanama artışına bağlı olarak görüntü tam anlamıyla kaybolur.

Diyabet hastalığı körlüğe yol açar mı?

Diyabet, hiçbir takip ve tedavi uygulanarak kontrol altında tutulmazsa, körlüğe yol açabilir. Bunun için diyabet tanısı konduktan sonra hatta konmadan dahi önce detaylı göz muayenesi yapılması ve göz doktorunun uygun göreceği sürelerde kontrollere devam edilmesi gerekir.

Diyabetik retinopati nedir?

Diyabetik Retinopati, şeker hastalığına bağlı olarak gözün retina tabakasında oluşan hasara verilen isimdir. Bir diğer söylemle, diyabetin gözde oluşturduğu hastalıktır. Retinanın diyabete bağlı olarak etkilenmesi durumudur.

Diyabetik retinopatinin yaşla ilişkisi var mıdır? En erken hangi yaşta görülür?

Tip 1 diyabet hastaları erken yaşta diyabete yakalandıkları için, kontrolsüz giden bir hastalık sürecinden sonra genellikle 10 yıl içinde mutlaka bir diyabetik retinopati problemi ortaya çıkar.

Diyabetik retinopatiden gözleri korumak için ne yapılmalı?

Diyabet tanısı konan her hastanın mutlaka ve mutlaka detaylı bir göz muayenesi, özellikle retina muayenesi olması tavsiye edilir. Bu retina tedavisinin de OCT testi ve görme fundus fotoğrafının çekilmesiyle kayıt altına alınıp hastanın düzenli şekilde bu muayeneleri tekrarlaması gereklidir.

Diyabetik retinopati nasıl tedavi edilir? Oluşan hasarın geri dönüşü mümkün mü?

Diyabetik retinopatinin tedavisi, gözde oluşan hasarın evresine göre değişir. 1. evrede sadece göz içi iğneler yaparız. Bunu aşan durumlarda, beraberinde ya da ayrı olarak “Argon Lazer” dediğimiz gözün arkasındaki bozulan damarları lazerle tedavi etme aşaması gelir.

Sistemik hipertansiyonun, sigara ve alkol kullanımının retinopatiye etkisi var mıdır?

Diyabet hastası olup ilave olarak hipertansiyonu olan, aynı zamanda sigara ve alkol kullanımı bulunan hastalarda diyabetin gidişatı ve tedavisi zorlaşır. Göze bağlı problemler daha hızlı ilerleyebilir. Bu nedenle sigara ve alkol kullanımından kaçınılması uygun olur.

Hamilelik diyabetik retinopatiyi etkiler mi, hamileliği erken sonlandırmak gerekir mi?

Diyabetin takibi ve kontrolünde bir problem yoksa diyabet hastalarında retinopatide çok ilerleme beklemeyiz. Ama teorik olarak kontrolsüz diyabetlerde gözdeki problemler ilerleyebilir ancak hamileliği sonlandırmak gibi bir adım kesinlikle gerekmez. Diyabet kontrolü ve gözdeki problemin çözümü yeterlidir.

Diyabet hastalığı ve göz birbiriyle ne kadar ilişkilidir?

40 yaşından sonra oluşan diyabet türünde diyabette maalesef her 4 hastanın 3’ünde 10 yıl içinde retina problemi yaşanıyor. Yani diyabet hastalarının diyabet süresi 10-15 yıla yaklaştıkça, retinaya bağlı problemler gelişiyor. Bu nedenle diyabet hastalarının aralıklı olarak göz doktoruna gitmeleri ve muayene yaptırmaları şart.

Diyabet yatkınlığının günümüzdeki beslenme düzeniyle yakından bağlantılı olduğunu anlatan Op. Dr. Fevzi Akkan, diyabet rahatsızlığı artıkça beraberinde gelen rahatsızlık oranlarının da çoğaldığını belirtti.

Op. Dr. Fevzi Akkan, diyabet rahatsızlığı ve olumsuz getirilere karşı yapılması gerekenleri şu şekilde açıkladı:

“Türkiye’de 80 milyonluk bir nüfusun %15’i yani 10-12 milyon diyabet hastası var. Bunun sadece ilaçla çözmek mümkün değil. Mutlaka koruyucu tedbirler almak lazım, doğru bir beslenme biçimine sahip olmaya özen göstermek lazım. En önemlisi beslenmenin düzenlenmesi, aktivitenin artırılması hem hayat standardını yükseltecek hem de diyabetin oluşma hızını ve komplikasyonları azaltacaktır.”

Diyabet rahatsızlığının dünyadaki en yaygın hastalıklardan biri olduğunu hatırlatan Fevzi Akkan, bu konudaki farkındalığın önemini anlatmanın ve insanları bu konuda bilinçlendirmenin çok önemli olduğunu vurgulayarak sözlerini noktaladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir