Ümit Yenişehirli yazdı: Olimpiyatların tuhaf tarihi
Ümit Yenişehirli
Olimpiyatlar, tüm hızı ve tartışmalarıyla devam ediyor…
Açılış törenlerindeki sapkın dayatmalara bir de erkek mi, kadın mı olduğu belirsiz sporcuların tartışması eklendi.
Seine Nehri’nde yarışan bazı yüzücülerin, hijyen sorunlarından dolayı hastanelik olması da bir başka tartışma konusu oldu.
Modern Olimpiyatlar’ı bir Fransız başlatmış olsa da son tahlilde Fransızların 128 yıl sonraki oyunları düzenleyişi, daha epeyce konuşulacağa benziyor. Hoş, Olimpiyatlar’ın antik zamanlardaki tarihi de yığınla tuhaflıkla doluydu.
BİR CENAZE OYUNUNDAN ORTAYA ÇIKTI
Antik Yunan’da başlayan Olimpiyatlar’ın kökeninde, cenaze törenleri yer almaktaydı. Yunan inancında, ölüm sonrası hayat mutlak kötü olarak düşünüldüğünden, hayattayken ve hayattan ayrılma anında şölenler önemliydi.
Kişinin, “Korkunç öteki dünya”ya şölenlerle gönderilmesinin, tanrıların öfkesini yatıştırabileceği umuluyordu. Bu nedenle de cenaze törenlerinde, eğlence sayılabilecek birçok etkinlik yer alıyordu. Bu törenlerin bir parçası da atletik yarışmalardı.
OLİMPİYAT İBADETLERİ
M.Ö. 700’lerde bu törenler daha bir organize hale gelmiş, 776’da da ilk Olimpiyatlar düzenlenmişti. Günümüzde, Atina’nın 150 km kadar batısındaki antik kent Olympia’daki Stadion’da yapılan ilk Olimpiyat, baş tanrı Zeus’a adanmıştı. Olimpiyatların dinî içeriğinin olması, kısa sürede çevredeki şehir devletlerden de hatta Karadeniz kıyısındaki kimi bölgelerden de katılıma yol açmıştı. Halk, hem çeşitli spor etkinliklerini izliyor hem de muhtelif tanrılara adanan bir etkinlikte yer almakla ibadet etmiş oluyordu.
Dört yılda bir yapılan Olimpiyatlar o kadar önemliydi ki, şehir sakinleri rahatça Olympia’ya gelebilsinler diye, oyunlar süresince ihtilaflı olan şehir devletleri arasında ateşkes ilan edilirdi. Hatta bir keresinde Perslerin saldırılarına karşı ordu toplanmak istenmiş, ancak halkın Olimpiyatlar’ı izleme isteğinden dolayı yeterli asker bulunamamıştı. Olimpiyatlar, genellikle temmuz ayında yapılırdı. Bunun nedeni de tarımla uğraşan halkın en boş olduğu zamanda, en yüksek katılımı sağlamak içindi.Oyunları izlemeye bazen 40-50 bin kişinin geldiği olurdu.
TAPINAK RAHİPLERİ SPORCULARIN ÜZERİNE KAN SERPERDİ
Oyunların ilk günü yarışmacılarla halk, fildişi ve altından yapılma 42 feet (13 metre) uzunluğundaki Zeus heykeline sunularda bulunurdu. Tahtında oturan, sağ elinde zafer tanrıçası Nike’ın bir heykelini, sol elinde ise bir asa tutan Zeus heykeline kıymetli hediyeler ile kurbanlar sunulurdu.
Zeus, bu kurbanlardan ufak bir parça “tadar”, sonra kurban etlerinin büyük bir bölümü tapınaklarda kavurma haline getirilip, rahiplere tahsis edilirdi. Küçük bir kısmı ise halka yedirilirdi. Bu bölgedeki 70’ten fazla tapınakta, aralarında Athena, Hermes ve Herakles’in de bulunduğu irili ufaklı başka tanrılara da sunular yapılırdı.
Bu törenlerden sonra sporcular konvoy halinde oyun alanına yürürlerdi. Zeus’un rahipleri, tören için kesilen domuzların kanlarını, kortejin üzerine serperdi. Oyuncuların Pieria pınarında yıkanmaları ve rahibelerin Olimpiyat Ateşi’ni yakmalarıyla da yarışmalar başlardı.
Bu ateşle, Prometheus’un Zeus’tan ateşi çalıp insanlara hediye etmesi anılmış olurdu. Yarışmaların üçüncü gününde ise rahipler yine bağış yoluyla toplanan 100 öküz kurban eder, bunlar pişirilerek, yarışmacılarla halka ziyafet verilirdi. Atina yöneticileri, halka ücretsiz şarap da dağıtırdı.
Yarışmacıları motive eden bir diğer unsur da galip geldiklerinde ölümsüz olacaklarına inanmalarıydı. İnanışa göre, Zeus’un gayrimeşru çocuklarından birisi olan Herakles (Herkül), ölümlü bir kadından doğmuştu. Yunan atletler; çocuklarını, karısını ve lir hocasını öldüren Herkül’ün acımasız kişiliğini rol model olarak almışlardı. Böylece ölümü yenecekler, “kötü öbür dünya” ile muhatap olmayacaklardı. Bu arada, günümüzdeki 200 metre koşusu da Herkül’ün, bu mesafeyi “bir solukta” koşmasını anma amacıyla başlatılmıştı.
ŞU MEŞHUR ÇIPLAKLIK MESELESİ
Günümüzde, popüler kültürün sık sık gündeme getirdiği “çıplak oyuncular” konusu, ilk Olimpiyatlar’da gerçekten de vardı. Oyunlara sonradan eklenen atlı ve arabalı yarışmalar haricindeki koşma, disk, cirit, uzun atlama ve güreşte yarışmacılar, çıplak olurdu. Yarışmacılar bunu, bir yandan güçlerini ve vücutlarını göstererek Zeus’u onurlandırmak bir yandan da “rahatlık” için yaparlardı. Zaten Yunanca jimnastik ve gymnasium (lise) kelimeleri, hafif giyinmiş veya çıplak anlamına gelen Yunanca gymnos sıfatından türemişti.
“Çıplak Olimpiyatlar”, uzunca bir süre devam etmişti. Kadınların oyunları izlemesi yasaktı. Bunun tek istisnası, Zeus’un rahibeleriydi. Bu arada bir kadın, antrenör olarak kimliğini gizleyip, oyunlara katılmış, kadın olduğu anlaşılınca antrenörlerin de artık çıplak olması kararlaştırılmıştı. Oyunlar kapsamında ayrıca tanrıça Athena’ya adanmış bir Erkek Güzellik Yarışması da düzenleniyordu. Olimpiyatlar’daki bir başka ilginç detay da hatalı yarışan sporculara kırbaç cezası verilmesiydi.
BİRİNCİ BAZEN, ANCAK RAKİBİ ÖLÜNCE BELİRLENİRDİ
Antik Yunan dövüş sporları, modern versiyonlarından çok daha şiddet içerikliydi. Güreş ve boksun karışımı olan Pankration tam bir vahşetti. Bu dalda, boyun sıkma ve tekmelemenin serbest, ısırma ve göz çıkarmanın yasak olması, ortamdaki vahşete dair bir fikir vermekteydi. Müsabaka, yalnızca teslim olma ya da ölümle sonuçlandığında bitmiş sayılıyordu.
Bazen de pes etmeye yakın olan dövüşçü, daha fazla yıpranmamak için rakibinden “son vuruş” isteyebiliyor, bu vuruştan sonra oyun sona eriyordu. Kitlenen kimi karşılaşmalarda ise skor, yazı-tura atarak belirleniyordu. Bu dallardaki karşılaşmaların sertliğinden dolayı hemen her Olimpiyat sonrasında çok sayıda sakat sporcu olurdu. Günümüzdeki Amerikan Güreşi’nin (Pankreas) kökeni de bu antik vahşete dayanmaktaydı.
BİRİNCİ GELEN ZENGİN SPORCULARA HEYKEL
Olimpiyatlarda, birincilere nakit ödeme, şiir adama, ömür boyu bedava yemek gibi ödüller verilirdi. Birincilere, tapınaklarda özel koltuklar tahsis edilmesi de bir gelenekti. Ayrıca, zengin atletler için, onurlarına heykellerinin yapılması ayrıcalığı da vardı. Olimpiyatlar sonrasında büyük bir şölen verilirdi. Bu şölenlerde kimi vejetaryen atletler için bol baharatlı, sebzeli, öküz şeklinde dev ekmekler yapılırdı.
Olimpiyatlar, Yunanlardan Romalılara geçmiş, ancak hem bir pagan geleneği olması hem de etkinliklerdeki kimi detayların ahlaksız bulunmasından dolayı, “muhafazakâr” bazı Roma imparatorlarının memnuniyetsizliğini ortaya koymalarıyla M.S. 4’üncü yüzyılda giderek tasvip edilmeyen bir etkinliğe dönüşmüştü. Sonunda, on iki yüzyıl devam eden Olimpiyatlar, Roma İmparatoru Theodosius tarafından M.S. 393’te yasaklanacaktı.
BİR FRANSIZ, ANTİK GELENEĞİ YENİDEN CANLANDIRDI
Uzun asırlar boyunca yapılmayan Olimpiyatlar, Fransız baron Pierre de Coubertin tarafından 1896 yılında yeniden canlandırılacaktı. Pierre de Coubertin, Olimpiyatları Fransa’da düzenlemek istiyordu ama temasa geçtiği ülkelerin yetkilileri, oyunların Yunanistan’da yeniden başlatılmasının daha doğru olacağını dile getirmişlerdi.
Baron, Yunanistan Kralı I. George’tan izin aldıktan sonra, ilk modern Olimpiyat Oyunları 6 Nisan 1896’da Atina’da düzenlenmişti. Pierre de Coubertin, Olimpiyat sözleşmesine, “Yarışmalara sadece beyazlar katılabilir.” maddesini yazmış, ödül törenlerinde erkeklerin smokin, kadınların tuvalet giymesini istemişti. Pierre de Coubertin ayrıca, “Beş Olimpiyat Halkası”nın tasarımını da yapmıştı.
MODERN OLİMPİYATLARDA DA KADINLARA YASAK VARDI
Olimpiyatlar yeniden başladığında, kimi eski gelenekler de korunmuştu. Oyunların kadınlara yasaklanması bunlardan biriydi.
“Erkeklerin, kadın bedenlerini hareket halinde görmelerinin, ortamda istenmeyen sonuçlara yol açabileceği endişesini” dile getiren organizatörler, 1900’ların başlarına kadar kadınların Olimpiyat Oyunları’na katılmasını yasaklamıştı. Bazı dallarda yarışmalarına izin verildikten sonra ise kıyafetlerin “kapalı” olması kararlaştırılmıştı.
– Paul Christesen, “Antik Olimpiyat Oyunlarına Hoş Geldiniz”, Uluslararası Olimpiyat Komitesi
– “Antik Olimpiyat Oyunlarının Gerçek Hikâyesi”, Philadelphia Penn Müzesi
– Lauren Lewis – Elizabeth Berry, “Antik Olimpiyatlar Hakkında Bilmediğiniz Beş Şey”, Southern Utah Üniversitesi
– Laura Hayward, “Antik Yunan Olimpiyatları Tarihi: Efsanevi Oyunlar Hakkında 30 İlginç Gerçek”, The Collector