Potsdam İklim Etkileri Araştırma Enstitüsündeki (PIK) bilim insanları, son 40 yılda dünya çapında 1600’den fazla bölgeden elde edilen ampirik verilere dayanarak, değişen iklim koşullarının ekonomik büyüme üzerinde gelecekteki etkilerini ve bu etkilerin kalıcılığını değerlendirdi. Araştırma, bilimsel araştırma dergisi Nature’da yayımlandı.
Bu kapsamda, küresel sıcaklık artışının dünya ekonomisi üzerindeki zararının yıllık ortalama 38 trilyon doları bulabileceği tahmin edilirken, 2050’ye kadar bu büyüklüğün yıllık 19-59 trilyon dolar arasında olacağı hesaplandı. Söz konusu ekonomik kayıplar temel olarak artan sıcaklıklar ve bunun yarattığı değişkenliklerden kaynaklanıyor.
– ABD ve AB için de büyük ekonomik maliyetler oluşacak
PIK bilim insanı ve çalışmanın baş yazarı Maximilian Kotz, araştırmaya ilişkin değerlendirmesinde, Kuzey Amerika ve Avrupa dahil olmak üzere bölgelerin çoğunda ciddi gelir düşüşleri öngörüldüğünü belirterek, “Güney Asya ve Afrika, bu durumdan en ciddi şekilde etkileniyor. Bunlar, iklim değişikliğinin tarımsal verim, iş gücü verimliliği veya altyapı gibi ekonomik büyümeyle ilgili çeşitli unsurlar üzerindeki etkisinden kaynaklanıyor.” ifadelerini kullandı.
“Bu yakın vadeli zararlar geçmiş emisyonlarımızın bir sonucu. Bunların en azından bir kısmından kaçınmak istiyorsak, daha fazla adaptasyon çabasına ihtiyacımız olacak. Emisyonları büyük ölçekte ve derhal azaltmalıyız. Aksi takdirde, yüzyılın ikinci yarısında ekonomik kayıplar daha da artacak ve 2100’e kadar küresel ortalamada yüzde 60’a varacak. Bu durum, iklimimizi korumanın, bunu yapmamaktan çok daha ucuz olduğunu açıkça gösteriyor ve bu durum, yaşam kaybı veya biyolojik çeşitlilik gibi ekonomik olmayan etkileri hesaba katmadan dahi geçerli.”
Potsdam Enstitüsü Karmaşıklık Bilimi Araştırma Departmanı ve çalışmanın ortak yazarı Anders Levermann, iklim değişikliğinin etkilerinin önemli ölçüde adaletsiz olduğuna dikkati çekti.
“Bu nedenle daha fazla sıcaklık artışı, en çok buralarda zararlı olacak. İklim değişikliğinden en az sorumlu olan ülkelerin, yüksek gelirli ülkelere kıyasla yüzde 60, yüksek emisyonlu ülkelere kıyasla ise yüzde 40 daha fazla gelir kaybına uğrayacağı tahmin ediliyor. Bu ülkeler aynı zamanda iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak için en az kaynağa sahip olanlar. Karar vermek bize düşüyor. Yenilenebilir bir enerji sistemine doğru yapısal değişim güvenliğimiz için gerekli ve bize para kazandıracak. Şu anda bulunduğumuz yolda devam etmek ise felaketle sonuçlanacak. Gezegenin sıcaklığı ancak petrol, gaz ve kömür yakmayı bırakırsak dengelenebilir.”